Ana içeriğe atla

Truman Show

 Baştan dikkat ederek izledim

98 yılında Jim Carrey'in başrolunu oynadığı Turman Show filmini baştan, anlayarak, dikkat ederek, inci dizerek, bade süzerek tekrar izlediğimde edindiğim izlenimi yazmak istedim.  Jim Carrey bu filmde tamamen stüdyo içinde, bir ütopyada yaşayan Truman isimli birini canlandırıyor. Bütün hayatı kameralar karşısında geçen Truman belli bir yaşa gelince yaşadıklarının kurgu olduğu farkına varıyor ve bu dünyanın içinden kurtulmak için çabalıyor. Filmin sonunda yazdığım bir kaç satırı al tarafa copy-paste yapıyorum.


Herkesin iyi ya da kötü bir şekilde kendisine verilen rolleri yapmaya çalıştığı ve asla sınırların aşılmadığı dünyada, inancımız ve aklımızla doğru yolda ilerlediğimize inandığımızda kimsenin aklına ihtiyaç hissetmeyeceğimiz gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Samimiyetine inandığımız insanların kısa süre içinde hayatımıza büyük değişiklikler getirebileceğini biliyoruz. Sınırları aşma arzusunu gerçekleştirmek için, gerçeği ve sınırları görmek yeterli gelmiyor, bu arzuyu gerçekleştirmek için aynı zamanda akıl ve cesaret de gerekiyor.  Gerçeklere ulaşmak için bir yol bulmanın, yürünen yolda gerçeğe ulaşmak için verilen uğraştan daha zor olduğunun farkına varıyoruz. İçinde bulunduğumuz konfor alanının dışına çıkma isteğini, kendi etrafımızda oluşan dünyanın efendisi olarak belki de yine bizler engelliyoruzdur. Bu filmi izlerken Friedrich Nietzsche' nin "bir kez uyandın mı sonsuza dek uyanık kalacaksın." sözünün bu filme en çok yakışan söz olduğu kanaatine vardım.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yağmurlu Birkaç Gün

    Yol İnsanı Terbiye Eder  Geyve-Bolu Arasında Bir Yer      Eylül'ün son günü saat sabahın beşi. Yağmur geceden başlamış, ziyanı yok. Meteorolojiyi umursamadan Bursa'dan koyuluyorum. Rotamı ve konaklamalarımı birkaç gün evvelinden belirlediğimden güzergahı hiç değiştirmeden, İznik üzerinden Bolu istikametine sürüyorum motorlu taşıtlar vergisini. Yağmur gittikçe şiddetini artırıyor. İznik'i geçip Adapazarı yoluna düşüp kara bulutların gölgeleri artık görünür olmaya başladığında yol üzerindeki sağlı sollu serpiştirilmiş köylerin kimi eski kimisi de artık terk edilmiş evleri, ahırları ve depoları yolcuları ürkütmeye çalışan bir siluet haline gelmişti. Böyle binaları izlemek bana sebebini bilmediğim tarifsiz bir keyif veriyor. Pamukova civarına geldiğimde artık kızıl ışıklar gökyüzünü kaplamıştı. Geyve istikametindeki yüksek tepelerin aralarından akıp giden sis bulutları içinde bir yükselip bir kaybolan rüzgar türbinleri yolcuları selamlıyor. Ardından Geyve'y...

Where is Etihiopia?

Bize gelişi buysa demek ki! Birçok kişinin severek içtiği, içmeden duramadığı, duraksamadan içemediği, içemeden.. -her neyse- kahvenin nereden geldiğini bir kaç yıl önce öğrendiğimde, zaten adımımı atmadığım, sağda solda mantar gibi biten meşhur yemen kahvecilerinin yemenliliklerinden bir kez daha şüphe duydum. Ana vatanı Etiyopya olan kahve ile Türkler'in tanışması Osmanlıların Yemen'i almasıyla gerçekleşmiş. Tabi bizden sonra da Avrupalılar tanışmış. Şimdi dünya üzerinde gitmediği yer kalmayan kahvenin tiryakisi olmasam da değişik bir şeyler içmiş olmak için arada içiyorum.  Varsayılan kırk yıllık hatır süresi kahvenin türüne göre değişiklik gösteriyor mudur acaba? Oturup kahve içme imkanımız olsa da aklımıza gelmediğinden kahve içmediğimiz yakın dostlarımızla bu samimiyeti sürdürebilmek için bu ritüeli gerçekleştirmek şart mı? 3 yıl olmuştur her halde bu fotoğrafı çekeli. Dondurmalı kadayıftan sonra Kahve! Kahvenin sıradan bir fotoğrafı. Rengini k...

Yeniden İznik

İznik'e Doğru-2       Temmuz ayının tam ortası. Sıcaktan uyuyamadığım bir gecenin sabahında hafifçe bir uyuklamadan sonra uyanır uyanmaz "Nereye?" diye soruyorum kendime. Epey zaman sonra işten güçten fırsat bulup gidemediğim İznik geliyor aklıma ve 'is Nicaea' diyorum. 2023 yılının Ocak ayında açılan yeni İznik Müzesini ve yine 2023 yılında ziyarete açılan antik Roma Tiyatrosunu görmeyi istiyorum.  İlk gelişimde henüz restorasyonu tamamlanmamış olan tiyatronun açılmadan önceki haliyle karşılaştığımda içine girip ziyaret edememenin hayal kırıklığını böylece üzerimden atacaktım.     Öğle saatlerine doğru çantamı hazırlayıp ikinci İznik yolculuğuma başlıyorum. Yaklaşık 40 dakika sonra İznik'e vardığımda Yenişehir kapıdan içeri girince hemen sağda şehrin girişine kurulmuş müze, surların ardından yükseliveriyor gözünüzün önünde. Otopark sorunu yok gibi. En azından şimdilik. Girişler Müze Kart ile yapılmakta. Müzede Neolitik dönemden Osmanlı dönemine kadar İzni...