Ana içeriğe atla

Çiziktirik

Not defterime çiziktirdiklerimden

jelibonFotoğraf makinemi aldıktan sonra ilk çektiğim düzgün fotoğraf buydu sanırım. Metro istasyonunda şekerleme satan dükkandan bir fotoğraf. Ne kadar albenili görünüyor değil mi? Rengarenk ve tatlı. Bilirsiniz böyle renkli ve tatlı şeylerin içinde bizim için hiç yararlı olmayan bir takım zıkkımlar bulunur. Tıpkı hayatta karşımıza çıktığında bizi dış görünüşüyle etkileyen şeyler gibi. Tabi istisnaları da vardır ama genelde aynı bu jelibonlar gibi içinde hep bize yaramayan şeyler buluyoruz. Başkalarına ait olan sıcaklıklarda ısınmaya çalışıyoruz. Uzaktan bizi cezbeden bu şeylere ulaşmak bizim için çok zor olmasa da hayatın diğer alanlarındaki şeyler için bir çok şeyden feragat edebiliyoruz. Ulaşmamızın bir anlam ifade etmediği şeyler için tanımadığımız insanların hayatlarında kötü bir yer edinme pahasına mücadele ediyoruz. Bu işler boş işler. 

Bu dünya cehenneminde üşüyoruz. Bu soğuk yüzler soluk gülüşmeler arasında başımızı eğip kendi karanlığımızı arıyor, bulmayı ümit ediyoruz. Ne garip başkalarınınkini beğenmiyor, umursamıyoruz. Midemiz bulanıyor eleştirirken. Durup düşünmeden, ışığın parlamasını beklemeden yürümek alışkanlık olmuş. Rüzgarı dinlemeden, göğü izlemeden geçip gitmeyi bir şeyler sanıyoruz. Nefes nefese kalmış bir haldeyiz. Bir dakika durun. Kalp atışlarınızı,etraftaki ayak seslerini, konuşmaları dinleyin, yaşamın bizi nasıl daha tahammülsüz ve aceleci yaptığını görün. Başkalarının başarılarının bizi nasıl mutsuz ve kıskanç kıldığını, sadece çıkarlarımızın rotamızı belirlediğini görün. Bu bataklıkta daha fazla ilerlemenin imkanı olmadığını idrak edin. Hırslarınızın ve maddiyatın yörüngesinde savrulup öz saygınızı kaybediyorsunuz. Şiir okumuyor, müzik dinlemiyor, aklınıza geleni kağıda dökmüyorsunuz.

Kimden neyi bekliyorsunuz ve kimden ne buluyorsunuz? Bu iki 'kim' arasındaki fark sizin amacınızın rotasını ve kalitesini belirliyor. Ne yazık ki tek bir amaç uğruna hiç bir prensibe bağlı kalmadan bütün araçları makbul görüyorsunuz. Bu gösteriş azminin sonunda sizi ulaştıracağı tek yer yeniden başa dönememe pişmanlığı olabilir mi? 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yağmurlu Birkaç Gün

    Yol İnsanı Terbiye Eder  Geyve-Bolu Arasında Bir Yer      Eylül'ün son günü saat sabahın beşi. Yağmur geceden başlamış, ziyanı yok. Meteorolojiyi umursamadan Bursa'dan koyuluyorum. Rotamı ve konaklamalarımı birkaç gün evvelinden belirlediğimden güzergahı hiç değiştirmeden, İznik üzerinden Bolu istikametine sürüyorum motorlu taşıtlar vergisini. Yağmur gittikçe şiddetini artırıyor. İznik'i geçip Adapazarı yoluna düşüp kara bulutların gölgeleri artık görünür olmaya başladığında yol üzerindeki sağlı sollu serpiştirilmiş köylerin kimi eski kimisi de artık terk edilmiş evleri, ahırları ve depoları yolcuları ürkütmeye çalışan bir siluet haline gelmişti. Böyle binaları izlemek bana sebebini bilmediğim tarifsiz bir keyif veriyor. Pamukova civarına geldiğimde artık kızıl ışıklar gökyüzünü kaplamıştı. Geyve istikametindeki yüksek tepelerin aralarından akıp giden sis bulutları içinde bir yükselip bir kaybolan rüzgar türbinleri yolcuları selamlıyor. Ardından Geyve'y...

Where is Etihiopia?

Bize gelişi buysa demek ki! Birçok kişinin severek içtiği, içmeden duramadığı, duraksamadan içemediği, içemeden.. -her neyse- kahvenin nereden geldiğini bir kaç yıl önce öğrendiğimde, zaten adımımı atmadığım, sağda solda mantar gibi biten meşhur yemen kahvecilerinin yemenliliklerinden bir kez daha şüphe duydum. Ana vatanı Etiyopya olan kahve ile Türkler'in tanışması Osmanlıların Yemen'i almasıyla gerçekleşmiş. Tabi bizden sonra da Avrupalılar tanışmış. Şimdi dünya üzerinde gitmediği yer kalmayan kahvenin tiryakisi olmasam da değişik bir şeyler içmiş olmak için arada içiyorum.  Varsayılan kırk yıllık hatır süresi kahvenin türüne göre değişiklik gösteriyor mudur acaba? Oturup kahve içme imkanımız olsa da aklımıza gelmediğinden kahve içmediğimiz yakın dostlarımızla bu samimiyeti sürdürebilmek için bu ritüeli gerçekleştirmek şart mı? 3 yıl olmuştur her halde bu fotoğrafı çekeli. Dondurmalı kadayıftan sonra Kahve! Kahvenin sıradan bir fotoğrafı. Rengini k...

Yeniden İznik

İznik'e Doğru-2       Temmuz ayının tam ortası. Sıcaktan uyuyamadığım bir gecenin sabahında hafifçe bir uyuklamadan sonra uyanır uyanmaz "Nereye?" diye soruyorum kendime. Epey zaman sonra işten güçten fırsat bulup gidemediğim İznik geliyor aklıma ve 'is Nicaea' diyorum. 2023 yılının Ocak ayında açılan yeni İznik Müzesini ve yine 2023 yılında ziyarete açılan antik Roma Tiyatrosunu görmeyi istiyorum.  İlk gelişimde henüz restorasyonu tamamlanmamış olan tiyatronun açılmadan önceki haliyle karşılaştığımda içine girip ziyaret edememenin hayal kırıklığını böylece üzerimden atacaktım.     Öğle saatlerine doğru çantamı hazırlayıp ikinci İznik yolculuğuma başlıyorum. Yaklaşık 40 dakika sonra İznik'e vardığımda Yenişehir kapıdan içeri girince hemen sağda şehrin girişine kurulmuş müze, surların ardından yükseliveriyor gözünüzün önünde. Otopark sorunu yok gibi. En azından şimdilik. Girişler Müze Kart ile yapılmakta. Müzede Neolitik dönemden Osmanlı dönemine kadar İzni...