Ana içeriğe atla

Van'a Bak!

 Van'dan



    Zaman Yetmedi

    Van içinde kısa bir gezintiye başlıyoruz 2021 Temmuzunun başında. Bütün listeyi gezmeye zaman ne yazık ki yetmedi. İlk gün gündüz yolculuk yaptığımız için yorgun bir halde şehir merkezine ufaktan göz gezdirip otele geri dönüyorum. Sıcaklık baş döndürüyor. Bölgedeki bilinen en eski yerleşimi yaklaşık 3 değil 5 değil tam 9 bin yıl öncesine dayanıyor Van şehrinin. Türkiye'nin en büyük gölü ve Dünya'daki tek sodalı göl - ki bu yüzden sadece kendine has balık türü olan inci kefalinden başka balık bulunmuyor- olan Van Gölü'nün yanına kurulmuş  bir şehir burası. Şehrin kalesi, şehir merkezinin doğusuna doğru Van Gölü'nün yanında bulunuyor. Milattan önce 2 binlerde Hurriler burada Hurri Devletini kuruyor ve Hurrice konuşuyorlar. Sümer kaynaklarında Hurriler'in Asya kökenli olduğu bilgisi yer alıyor.  Daha sonra buradaki küçük kabileler birleşip Urartu Devletini Tuşba (Tuşpa) civarında kuruyorlar. Mezopotamyada kurulan medeniyetlerin dillerinde bizim dilimizde olan sert ünsüz harfler sanki daha çok baskın gibi geliyor bana nedense. 







 Buradan çıkıp Van kalesi yakınına kurulan Van Müzesini ziyaret ediyoruz. Giriş ücreti olarak çok cüzi miktar ödedikten sonra ilk başta önyargıyla girdiğim müzeden gerçekten tat alarak çıkıyorum. Daha önce bilgi edinmediğim müzede pek az sayıda eser olduğunu, hemen göz gezdirip çıkacağımı düşünmüştüm. Burada Paleolitik Çağdan Günümüze bölgeye ait eserler ve memleketin başka yerlerinden getirilmiş birçok eser sergileniyor. Müze de yine bizim arkadaşın ilgi alanından çıkmayan Kettlebelline rastlıyorum. Görünüş olarak günümüzdekilerden hiçbir farkı olmayan bu aletler o zamanlarda da aynı amaç için kullanılmış. Bir ağırlığı olsun diye. Müzede çektiğim fotoğrafların birkaç tanesini paylaşıyorum. Tarih severler için gidilmesi gereken bir yer bence burası.













   

    Kediler Sahiplenilebiliyor


     Her neyse Sonraki sabah önce Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin kurmuş olduğu Van Kedileri ile ilgili araştırmalar ve bu görülmeye değer kedileri korumak için kurulan Kedi Evi'ne gidip bu farklı renkteki gözlere sahip sevimli dostları ziyaret ediyoruz.  Bu merkezde sahiplendirilmek üzere kediler de bulunmakta. Ancak gördüğüm üzere aynı türden ancak beyaz olmayanlar sahiplendirilme bölümünde bulunuyordu.

















Ardından yönümüzü batıya doğru çevirip Gevaş ilçesine, Akdamar adasına doğru ilerliyoruz. Yaklaşık 20-25 dakikalık bir mesafe var arada. İskele etrafında aracınızı bırakabileceğiniz ücretsiz otoparklar mevcut. Buradan kişi başı 25₺ karşılığında teknelerle 15 dakikalık bir yolculuk sonunda adaya varılıyor. Adaya giriş ücreti ise 15₺. Görünüş itibariyle Ege'de deniz kenarında bir dağın üzerinde geziyormuş hissiyatı uyandırıyor burası. Adada bizim Akdamar kilisesi olarak bildiğimiz Ermeni Apostolik inancına ait Surp Haç Kilisesi bulunuyor. 10. Yüzyılda yapılan kilisenin içinde diğer eski yapılardakine benzer perspektifsiz rölyefler bulunuyor. Burası da konumu itibariyle Van'a gelenlerin uğraması gereken bir yer. Gün yavaş yavaş batmaya başlarken yeniden merkeze dönüyoruz. Van gölü kenarında bulunan tesislerde akşam için güzel manzaralı bir masa ayırtmayı unutmayın.


Akdamar Kilisesi Duvarları

    Son Gün

3. Gün erken saatlerde Muradiye ilçesine yolculuğumuz başladı. Şelaleleriyle ünlü bu yeri de görmemek olmazdı tabii ki. Ah bir de şelalenin altında duş almaya çalışanlar olmasa. Sıcak hava ve uygun giyimimiz olmadığı için Muradiye Şelalelerinin yanında uzayıp giden yürüyüş yoluna hiç girmedik bile. Öğrendiğimiz kadarıyla buradaki kayalardan kış zamanı daha çok su akar, Şelale suyuyla karışan dere yükselir, her taraf karla kaplı olurmuş. Piknik alanı görünümündeki bu yeşil alan tabii olarak çevredeki fotoğraf meraklılarının da sıkça uğradığı bir yer. Muradiye dönüşü Ünseli mahallesinde Atayurt'a uğruyoruz. Van gölü kıyısında küçük bir burunda Kırgızlar tarafından işletilen Atayurt, dinlenmek ve vakit geçirmek için güzel bir alan. Muradiye kaymakamlığının bir projesiymiş burası. Burada dilerseniz keçe çadırlarda vakit geçirebilir, isterseniz ok atıp, at sürebilirsiniz. Hediyelik eşya ve kıyafetler de bulabileceğiniz bir işletme burası. Semaver çayı yanında Kırgızların kendilerine has bir atıştırmalığı getiriliyor önümüze ismine 'Çıtır' diyorlarmış. Kızarmış hamurdan yapılan, içinde ceviz, kuru üzüm ve bal bulunan ve çokça susatan güzel bir yiyecek. Bu kısa Van gezisi de burada bitiyor. Şimdilik göremediğim yerleri umarım bir dahaki sefere görürüm.


Muradiye Şelaleleri


Van Gölü'nde Günbatımı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yağmurlu Birkaç Gün

    Yol İnsanı Terbiye Eder  Geyve-Bolu Arasında Bir Yer      Eylül'ün son günü saat sabahın beşi. Yağmur geceden başlamış, ziyanı yok. Meteorolojiyi umursamadan Bursa'dan koyuluyorum. Rotamı ve konaklamalarımı birkaç gün evvelinden belirlediğimden güzergahı hiç değiştirmeden, İznik üzerinden Bolu istikametine sürüyorum motorlu taşıtlar vergisini. Yağmur gittikçe şiddetini artırıyor. İznik'i geçip Adapazarı yoluna düşüp kara bulutların gölgeleri artık görünür olmaya başladığında yol üzerindeki sağlı sollu serpiştirilmiş köylerin kimi eski kimisi de artık terk edilmiş evleri, ahırları ve depoları yolcuları ürkütmeye çalışan bir siluet haline gelmişti. Böyle binaları izlemek bana sebebini bilmediğim tarifsiz bir keyif veriyor. Pamukova civarına geldiğimde artık kızıl ışıklar gökyüzünü kaplamıştı. Geyve istikametindeki yüksek tepelerin aralarından akıp giden sis bulutları içinde bir yükselip bir kaybolan rüzgar türbinleri yolcuları selamlıyor. Ardından Geyve'y...

Where is Etihiopia?

Bize gelişi buysa demek ki! Birçok kişinin severek içtiği, içmeden duramadığı, duraksamadan içemediği, içemeden.. -her neyse- kahvenin nereden geldiğini bir kaç yıl önce öğrendiğimde, zaten adımımı atmadığım, sağda solda mantar gibi biten meşhur yemen kahvecilerinin yemenliliklerinden bir kez daha şüphe duydum. Ana vatanı Etiyopya olan kahve ile Türkler'in tanışması Osmanlıların Yemen'i almasıyla gerçekleşmiş. Tabi bizden sonra da Avrupalılar tanışmış. Şimdi dünya üzerinde gitmediği yer kalmayan kahvenin tiryakisi olmasam da değişik bir şeyler içmiş olmak için arada içiyorum.  Varsayılan kırk yıllık hatır süresi kahvenin türüne göre değişiklik gösteriyor mudur acaba? Oturup kahve içme imkanımız olsa da aklımıza gelmediğinden kahve içmediğimiz yakın dostlarımızla bu samimiyeti sürdürebilmek için bu ritüeli gerçekleştirmek şart mı? 3 yıl olmuştur her halde bu fotoğrafı çekeli. Dondurmalı kadayıftan sonra Kahve! Kahvenin sıradan bir fotoğrafı. Rengini k...

Yeniden İznik

İznik'e Doğru-2       Temmuz ayının tam ortası. Sıcaktan uyuyamadığım bir gecenin sabahında hafifçe bir uyuklamadan sonra uyanır uyanmaz "Nereye?" diye soruyorum kendime. Epey zaman sonra işten güçten fırsat bulup gidemediğim İznik geliyor aklıma ve 'is Nicaea' diyorum. 2023 yılının Ocak ayında açılan yeni İznik Müzesini ve yine 2023 yılında ziyarete açılan antik Roma Tiyatrosunu görmeyi istiyorum.  İlk gelişimde henüz restorasyonu tamamlanmamış olan tiyatronun açılmadan önceki haliyle karşılaştığımda içine girip ziyaret edememenin hayal kırıklığını böylece üzerimden atacaktım.     Öğle saatlerine doğru çantamı hazırlayıp ikinci İznik yolculuğuma başlıyorum. Yaklaşık 40 dakika sonra İznik'e vardığımda Yenişehir kapıdan içeri girince hemen sağda şehrin girişine kurulmuş müze, surların ardından yükseliveriyor gözünüzün önünde. Otopark sorunu yok gibi. En azından şimdilik. Girişler Müze Kart ile yapılmakta. Müzede Neolitik dönemden Osmanlı dönemine kadar İzni...