Ana içeriğe atla

İçimizdeki Şeytan

içimizdeki şeytan

Hayata dair ne biliyoruz?

Bizi tatmin etmeyen, kendimizi gerçekleştiremediğimiz ortamlardan kurtulma telaşımız anlamlı mı? Böyle ortamlardan kurtulma amacımıza uygun hareket ettikten sonra neden neden anlamsız olsun ki? 

Kimileri için hoşça vakit geçirilen durumlar, başkaları tarafından alay konusu olduğunda, bu istek ve arzularımızın üzerini örter, gülünç duruma düşmemek için bütün bunlardan vazgeçebiliriz. Ne kötü. Nereden geliyor bu bir şey düşünürken, söylerken, dinlerken, yerken, izlerken başkalarının zevklerine uyup uymadığını kontrol etme ihtiyacı?

Bizi sardığını farz ettiğimiz masumiyetimizin altında yine kendi dünyamızın günahkarlıklarının yükünü taşıyan bizleriz. Başkalarının bu günahlarını eşeleyip bulmaya çalışan, Bulduğumuzda hazine bulmuş gibi sevinen yine bizleriz. Yaşadıklarımız her ne kadar bizim hayatımızın gidişatıyla ilgili olsa da, başkaları tarafından kendi nazarlarındaki ahlak sınırlarına uymadığında, ne kadar ahlaksızca ve günah olduğunun saçmalığı bir yerlerde karşımıza duvar gibi dikiliyor. Etraftaki bu duvarların, kendisine çarpa çarpa ilerleyenleri, umulmadık bir yerlerde kendi doğrularının sınırları içinde yakalayıp yine kendine ait hesaplara bizleri de ortak etmek hevesi ve hırsı ne kadar acınası değil mi?

Romanın son sayfalarında okuduğum bir kaç satırı çok beğendim. 

İçimizdeki şeytan bizim gururumuzun ve salaklığımızın uydurması. İçimizde tembellik, acizlik, bilgisizlik ve hakikatten kaçma alışkanlığı var!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yağmurlu Birkaç Gün

    Yol İnsanı Terbiye Eder  Geyve-Bolu Arasında Bir Yer      Eylül'ün son günü saat sabahın beşi. Yağmur geceden başlamış, ziyanı yok. Meteorolojiyi umursamadan Bursa'dan koyuluyorum. Rotamı ve konaklamalarımı birkaç gün evvelinden belirlediğimden güzergahı hiç değiştirmeden, İznik üzerinden Bolu istikametine sürüyorum motorlu taşıtlar vergisini. Yağmur gittikçe şiddetini artırıyor. İznik'i geçip Adapazarı yoluna düşüp kara bulutların gölgeleri artık görünür olmaya başladığında yol üzerindeki sağlı sollu serpiştirilmiş köylerin kimi eski kimisi de artık terk edilmiş evleri, ahırları ve depoları yolcuları ürkütmeye çalışan bir siluet haline gelmişti. Böyle binaları izlemek bana sebebini bilmediğim tarifsiz bir keyif veriyor. Pamukova civarına geldiğimde artık kızıl ışıklar gökyüzünü kaplamıştı. Geyve istikametindeki yüksek tepelerin aralarından akıp giden sis bulutları içinde bir yükselip bir kaybolan rüzgar türbinleri yolcuları selamlıyor. Ardından Geyve'y...

Where is Etihiopia?

Bize gelişi buysa demek ki! Birçok kişinin severek içtiği, içmeden duramadığı, duraksamadan içemediği, içemeden.. -her neyse- kahvenin nereden geldiğini bir kaç yıl önce öğrendiğimde, zaten adımımı atmadığım, sağda solda mantar gibi biten meşhur yemen kahvecilerinin yemenliliklerinden bir kez daha şüphe duydum. Ana vatanı Etiyopya olan kahve ile Türkler'in tanışması Osmanlıların Yemen'i almasıyla gerçekleşmiş. Tabi bizden sonra da Avrupalılar tanışmış. Şimdi dünya üzerinde gitmediği yer kalmayan kahvenin tiryakisi olmasam da değişik bir şeyler içmiş olmak için arada içiyorum.  Varsayılan kırk yıllık hatır süresi kahvenin türüne göre değişiklik gösteriyor mudur acaba? Oturup kahve içme imkanımız olsa da aklımıza gelmediğinden kahve içmediğimiz yakın dostlarımızla bu samimiyeti sürdürebilmek için bu ritüeli gerçekleştirmek şart mı? 3 yıl olmuştur her halde bu fotoğrafı çekeli. Dondurmalı kadayıftan sonra Kahve! Kahvenin sıradan bir fotoğrafı. Rengini k...

Yeniden İznik

İznik'e Doğru-2       Temmuz ayının tam ortası. Sıcaktan uyuyamadığım bir gecenin sabahında hafifçe bir uyuklamadan sonra uyanır uyanmaz "Nereye?" diye soruyorum kendime. Epey zaman sonra işten güçten fırsat bulup gidemediğim İznik geliyor aklıma ve 'is Nicaea' diyorum. 2023 yılının Ocak ayında açılan yeni İznik Müzesini ve yine 2023 yılında ziyarete açılan antik Roma Tiyatrosunu görmeyi istiyorum.  İlk gelişimde henüz restorasyonu tamamlanmamış olan tiyatronun açılmadan önceki haliyle karşılaştığımda içine girip ziyaret edememenin hayal kırıklığını böylece üzerimden atacaktım.     Öğle saatlerine doğru çantamı hazırlayıp ikinci İznik yolculuğuma başlıyorum. Yaklaşık 40 dakika sonra İznik'e vardığımda Yenişehir kapıdan içeri girince hemen sağda şehrin girişine kurulmuş müze, surların ardından yükseliveriyor gözünüzün önünde. Otopark sorunu yok gibi. En azından şimdilik. Girişler Müze Kart ile yapılmakta. Müzede Neolitik dönemden Osmanlı dönemine kadar İzni...